Gezmenin Arapçası...
1. Arapçadan Türkçeye
geçmiş olan "ruh" kelimesi, insanın bedeninin ötesindeki, maddesel
olmayan varlığını anlatmak için kullanılır. Ruh ve beden arasında bir ayrım
yapılır ve genellikle sonsuz kabul edilen ruh, sonlu bedenden üstün tutulur.
Kutsal dinlerin neredeyse hepsi, bedenin isteklerini köreltmeyi, ruhun
isteklerini ise yüceltmeyi önerir.
Arapçada "ruh"
kelimesine benzeyen bir kelime daha var. Doğrudan bir bağlantı var mı
bilmiyorum ama bağlantı kurmayı deneyeceğim.
2. "ruH
(ru7)", "Git(mek). Seyahat etmek." anlamına geliyor. Buna çok
benzeyen ve kökdeş olduklarını düşündüğüm bir kelime daha var: Rıhle. Bu kelime
sanki "ruh" ile "ru7" kelimelerini birbirine yaklaştırıyor,
anlamı şöyle:
3. "Rıhle, asıl anlamıyla
Arapçada bir yerden diğerine göç etmek anlamındaki "rahale" kök
fiilinin mastarıdır.
Hadis ilminde, muhaddislerin yeni
hadisler öğrenmek için uzak diyarlara yaptıkları ilim yolculuklarına rıhle
denir." (Vikipedi)
4. Şimdi biraz etimolojik kurcalama
yapayım, Sevan Nişanyan'ın Nişanyan Sözlüğü'nde "ruh" kelimesinin
anlamı şu şekilde verilmiş:
Ar rūḥ روح [#rwḥ msd.] 1.
nefes, soluk, rüzgâr, esinti, ruh, 2. güzel koku (= Aram rūχā רוחא a.a. = İbr rwχa רוחa.a. )
5. Sentezleyecek olursam, “ruh”,
rüzgar gibi, durduğunda anlamını yitiren, gitmeye ve öğrenmeye meyilli bir
varlıkmış gibi bir anlama ulaşıyoruz.
Bütün bunları yazmak,
nerden aklıma geldi? Akşama doğru odama gelmek için kampüste yürüyordum, sert
esen rüzgar ağaçları dans ettiriyordu. Hiç rüzgarın sesini anlamlı bir kelimeye
dönüştürmeyi denediniz mi? Ben denedim, bence rüzgar, “Ruuuuuuuhhhhh!” diye
esiyor; dinleyin bir gün; mistik bir sestir bu; gözlerinizi birkaç saniyeliğine
kapayın; çıkaracağınız anlam size kalmış. Doğa bu sesiyle bana seslendiğinde,
ben gitmem gerektiğini anlıyorum; bilmek, öğrenmek için gitmek gerek, uzaklara…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder