Barselona ne güzel şehir!
Çeşitlilikle dolu! İnsanlar çeşitli, mimari çeşitli, giysiler, yiyecekler ve
her şey çeşitli! Cümbüş dedikleri bu galiba. Bakhtin’in “polifonikleşme” dediği
kavram geliyor aklıma Cervantes’in Don Quijote’si için kullanıyordu. Türler
çoğalması… Cervantes’i daha iyi anlıyorum şimdi. Bu topraklarda yaşayıp böyle
bir kitap yazmamak olmazdı zaten. Yetmez ama! Dünyan bu kadar çeşitliyken öyle
bir kitapla kurtuluş olmaz, diğerleri yani bugünün İspanyol Yazarları ne
yapıyorlar acaba? Bu topraklarda çok zengin bir ifade gücü var. Kimleri kimleri
gördü… P. Picasso, S. Dali, Gaudi, Cervantes, Lorca…ve benim tanımadığım daha
bir sürü sanatçı…Ortak özellikleri hepsinin kendi alanlarında sanatsal
devrimlere imza atmış olmaları. Neyse bu kadar soyut bir girişten sonra,
İnterrailci kimliğimze geri dönüp ray üstünde devam edeyim J
***
11 Ağustos günü Paris’ten,
bizi Barselona’ya götürecek trene bindik. Fransa sınırına yakın İspanya
Figueres şehrinde, Barselona’ya giden trene aktarma yaptık [İlginç bir bilgi:
Faşist Diktatör Franco döneminde, İspanya’daki raylar normalden çok daha geniş
yapılmış. Amaç düşman saldırısı durumunda, düşmanların asker-mühimmat vs.
taşıyan trenlerinin ülkeye girmesini engellemekmiş]. Gece yarısına doğru
Barselona Sants istasyonuna geldik. Gideceğimiz hostele, sonraki sabah 11.00’da
girecektik. Geceden gidip fazladan kişi başı 25 Euro vermek istemedik. Yaklaşık
11 saat beklememiz gerekiyordu. Önce istasyonda bekleriz diye düşündük ama
istasyon gece 12.00’da kapandı! Böylece hakkında hiçbir fikrimiz olmayan bir
şehirde, dışarıda kalakaldık! Al sana interrail ruhu! Çantalarımız kocaman
olduğundan ve de çok yorgun olduğumuzdan şehri keşfetmeye çıkamazdık. Şehrin
tehlikeli olduğunu falan da duymuştuk, tırsmadım değil, eşyalarımız kaybolsa,
başımıza neler gelebileceğini düşünmek bile istemiyordum. Tren istasyonuna
yakınında u şeklinde büyükçe bir bankta oturduk. 11 saat belki hemen geçer diye
düşündüm. Saatimi her kontrol ettiğimde daha 5 dakika ya da 10 dakika geçmiş
oluyordu. Bulunduğumuz caddede yollar bomboştu, insan yoktu, gökyüzünde harika
bir dolunay vardı. En azından o, bize arkadaşlık ediyordu. Oturduk, oturduk,
oturduk… Varlığımızın tek sebebi zamanın geçmesini beklemekti sanki. Ay’ı
seyrettikçe seyrettim, bu görüntüyü unutmak istemiyordum, kısıtlı resim çizme
becerimle gözümün önündeki görüntüyü çizdim:
Gece, Ay ve Barselona |
Saat 2 gibi yanımızdaki
diğer banka iki kişi geldi. Önce çekindik haliyle, sonra baktık bizim gibi iki
interrailci. Tanıştık, konuşmaya başladık, Arjantinli iki arkadaş. Bizimle aynı
dertten bu geceyi dışarıda geçireceklermiş. Sonra bir de Fransız bir arkadaş
katıldı bize. Beşimiz muhabbet etmeye başladık. Eğlenceli insanlardı, onların
varlığı ile zaman biraz daha hızlı geçmeye başladı. Vakit bol olunca neredeyse
her konuda muhabbet ettik, şöyle bir almışım o gün:
“Saat sabaın 4’ü.
Barselona Sants istasyonunun yakınında bir yerde oturuyoruz, Ben, Gökhan F.,
Arjantinli iki arkadaş (Francisco ve Juan) ve Fransız bir arkadaş (Thomas).
Diller, ülkeler değişse de dertler hep aynı, konuştuk, anlaştık hemen;
eğlenceli insanlar, sayelerinde dört saati hemencecik geçirdik. Günün doğmasına
az kaldı. Gerçi ay hemen karşımızda altın bir sikke gibi parıldıyor ama oyumu
güneşten yana kullanıyorum bu seferlik. Yıllar sonra bu yazıyı okuyunca nasıl
hissederim acaba? Gülümserim büyük ihtimalle. Vay anasını, bak zamanında neler
yapmışız, derim. Dünyanın bu yüzüne tanık olmak da sevindirici.” [Bu yazıyı
okurken gülümsüyorum elbette J ][Ekim 2012’de Barselona’ya yine gittim, o bankın yanından geçtim,
duygulandım, ağlayacaktım J ]
İttire ittire sabahı
getirdik, uykusuzluktan bitap haldeydik, 8 gibi istasyona dönüp Maragal’e
gittik, hostelimiz oradaydı. 9 gibi hostele ulaştık, hostel görevlisi 11’e
kadar beklememiz gerektiğini söyledi. Biraz üsteledik, bari 11’e kadar
yatabileceğimiz bir yer ayarlayın, dedik, ayarladılar sağolsunlar. Sonra
odamıza yerleştik, dinlendik ve gezmeyi heyecanla beklediğimiz Barselona
sokaklarına attık kendimizi, bu sefer elimizde haritamız vardı, dört gün
boyunca sokak sokak gezdik şehri, görülmesi gereken yerleri ve görülmemesi
gereken yerleri gezdik J Barselona önceden
gezdiğimiz üç şehre (Berlin, Amsterdam, Paris) göre daha ucuzdu, DİA falan
vardı, istediğimiz şeyi alıp hostelde pişirip yiyebiliyorduk. Son bir haftada
ilk defa adam gibi yemek yemiştik J Ulaşım da görece daha ucuzdu, biranın fiyatı da iyiydi. Yani Barselona’da
her anlamda mutluyduk. İnsan tok gezdiğinde daha mutlu geziyor J (He he, selam sana Maslow!) Akdeniz’e yeniden
kavuşmak da beni inanılmaz mutlu etmişti. İnterrail bağlamından bağımsız
olarak, Barselona’ya dair bir yazı yazmıştım daha önce, sözü daha fazla
uzatmayacağım, Barselona’yı merak eden dostlar o yazıya buradan ulaşabilirler: Barselona
Benim çektiğim bir resim değil haliyle Nette buldum. Bu kadar düzenli bir şehir daha görmedim. |
Barselona’ya gideceklere
tavsiyeler:
1. Hostelde kalacaksanız,
ucuza alışveriş yapıp yemeği aradan çıkarabilirsiniz.
2. 2 gününüzü Gaudi
eserlerine ayırın: (Sagrada Familia, Parc Güell, Casa Battlo, Casa Mia etc.)
3. Picaso Müzesi, Palau
de Musica (adından tam emin değilim)’yı gezmek, bir turistin asli görevidir.
4. Barselona’da harika
parklar var, bir gün sandviçinizi alın, güzel güzel orada dinlenin.
5. Akdeniz’in keyfini
çıkarın.
6. Kafelerde (kafelerin
teraslarında) oturup bol bol bira, şarap, kahve tüketin J
7. Barrio Gothic’e
mutlaka gidin.
8. Eğlenceyi çok
seviyorsanız, Barseloneta’ya gidin, bol bol eğlenin.
9. Milyon türlü yemek var
Barselona’da, tapas ve Paella deneyebilirsiniz, ama düzgün yer bulmaya çalışın.
10. Amaçsızca La Rambla’nın
ara sokaklarında gezinebilirsiniz.
11. Cumartesi günleri
Monjuic’te harika su gösterileri var, onları bedavaya izleyebilirsiniz.
12. Sanatseverler için
binlerce aktivite var, dışarı çıkmadan bunları bir kontrol edebilirsiniz.
13. Katalan birini bulup “Katalanca
ile İspanyolca birbirine çok benziyor.” deyin ve onu dinleyin: “Hayır, hayır,
aslında çok farklılar, hiç benzemiyorlar, dur anlatayım….”
14. Paranız varsa,
Barselona maçı izlemeye gidin. Yoksa, bizim gibi, bir bara gidip
Barselonalılarla Barselona maçı izleyin.
:>)
YanıtlaSil