7 Ağustos 2015 Cuma

San Sebastian, Bilbao ve Diğer Şehirleriyle İspanya'nın Bask Bölgesinden 15 Fotoğraf

Temmuz 2015'te İspanya'ya bağlı Bask Ülkesine (Pais Vasco) yaptığımız yolculuktan 15 fotoğraf.

1. Bask Ülkesi. Bask Özerk Yönetimin resmi bayrağı. Bask Ülkesi, Avrupa'nın en eski halklarından biri. Bask dili ise Avrupa'daki hiçbir dille akrabalığı olmayan nev-i şahsına münhasır bir dil. 




2. Hondarribia. Fransa İspanya sınırında bir kasaba. Atlantik Okyanusu ile Bidasoa Nehrinin kesiştiği nokta üzerine kurulmuş. Genelde kalburüstü turistlerin tercih ettiği bir yer.





3.  Hondarribia. Kaş'ı andıran bir güzelliği var. Lakin acayip pahalı bir şehir. Kahverengi, yeşil ve bordo renklerine boyanmış ahşap balkon ve pervazları çok şık.



 4. Pasaia. Hondarribia'nın biraz güneyinde, yaklaşık 20 dakika uzaklıkta nefes kesici güzelliğe sahip Pasaia şehri var. Bu şehir de Atlas Okyanusu ile Oiartzun Nehri'nin birleştiği konumda yer alıyor. Aslında bu örüntü Bask Ülkesi boyunca devam ediyor. Bölge Karadeniz Bölgesi gibi sulak bir bölge olduğundan çok fazla nehir var ve nehirlerin okyanusla buluştuğu her yere küçük/büyük kasabalar kurulmuş. Aşağıdaki örneklerde göreceksiniz zaten.



5. Pasaia.  Nehrin iki yakasında hoş deniz fenerleri var. Aynı zamanda bu kıyıdan Camino de Santiago'nun patikaları da geçiyor. Aşağıdaki fotoğraf bu patikalardan birinde kısa bir yürüyüşümüz sırasında çekildi.


6. Donostia. (San Sebastian). Barselona'dan sonra en sevdiğim şehir. Bask bölgesinin de en güzel şehri. Harika bir günbatımına sahip. Güzel doğa (yine nehir + Atlas), güzel plaj, güzel tarih, güzel sanat. Hepsine sahip. Çok fazla vakit geçirebilme fırsatımız olmadı. Seneye bir daha gitmek istiyorum.


7. Zumaia. Donostia'dan güneye doğru devam edip Zarautz, Getaria gibi kıyı şehirlerine uğrayıp Zumaia'ya geldik. Burası doğanın kendi sanatını en ustaca icra ettiği yerlerden biriydi. 


8. Zumaia. Milyonlarca yıldır Okyanus'un aşındırdığı kayaların sıra dışı bir görüntüsü var. Falezler boyunca korkuyla yürüyüp buraları fotoğrafladık.


9. Zumaia. Buradaki kayalar öylesine önemliymiş ki jeolojik devirlerin katman katman tarihsel sıralaması bu kayalara bakılarak çıkarılabiliyormuş. Hatta jeolojik turlar yapılıyor bu kayalara. 


10. Ziortza-Bolibar Köyü. Zumaia'dan sonra okyanus kıyısından uzaklaşıp dağa doğru, Pablo Picasso'nun ünlü Guernica tablosuna hazin hikayesiyle ilham vermiş Guernica şehrine doğru yola çıktık. yolda tesadüfen Ziortza-Bolibar Köyü'ne rastgeldik. Köy, Güney Amerika'da birçok ülkenin kurtarıcısı olan S. Bolivar'ın 5. kuşaktan dedesinin köyüymüş ve bu nedenle köy S. Bolivar'ı sahiplenmiş ve hatta onun adına bir müze kurmuş! Hayatın yavaş aktığı, içinden Camino de Santiago'nun geçtiği minik ve güzel bir köy. 
(Aşağıdaki denizkabuğu Camino de Santiago'nun sembolü.)


11. San Juan de Gaztelugatxe. Hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan birine sahip. Çektiğim fotoğrafın o günkü güzelliği yeterince gösterdiğinden kuşkuluyum. Guernica'da umduğumuz güzelliği bulamayınca kıyıya geri döndük.




12. Getxo. Bask Ülkesinin en büyük şehri Bilbao'ya yaklaştıkça şehirleşme arttı aslında. Aşağıdaki fotoğrafta ufukta şehirleşmenin ve endüstrileşmenin izleri hafiften görünüyor. Getxo, Bilbao'nun Atlas Okyanusu'na açılan nehri Bilbao Nehri'nin (Ria del Nervion O de Bilbao) okyanusa döküldüğü yere kurulmuş. Geceyi aşağıda gördüğünüz yere yakın bir yerde geçirdik. Sabah erkenden Bilbao'nun yolunu tuttuk.


13. Bilbao. Bask ülkesinin ekonomik ve endüstriyel anlamda can damarı. 20. yüzyılı endüstriyel patlamayla yaşamış olan bu şehir 1980'lere kadar pek de turistik cazibe merkezi değilmiş. Bir gün akıllı birinin aklına burayı güzelleştirmek gelmiş. Düşünüp taşınıp burayı sanatın merkezi haline getirmeye karar vermişler ve Guggenheim Müzesi doğmuş. Bugün sanatın en ekstrim en ilginç ve yenilikçi eserleri burada sergileniyormuş. Nehir kenarında bulunan müze, şehrin aynı zamanda kalbi. Berlin'de olduğu gibi, bu müzeye, farklı temalara sahip büyük müzeler eşlik ediyor. 


14. Vitoria-Gasteiz. Bask Ülkesinin başkenti. Barselona'ya geri dönerken uğradık. Kıyı kentlerinin aksine karasal bir iklime sahip. Bildik İspanyol şehirlerine benziyor. Tarihsel bir geçmişi var mı bilmiyorum ama Jazz müziğini epey sahiplenmişler ve epey övünüyorlar Jazz konserleri, festivalleri ve mekanlarıyla.



15. Pamplona. Bu şehri Onedio sayfasındaki gibi bonus olarak ekliyorum. Yolculuğa çıkmadan önce Pamplona'yı Bask Ülkesine ait bir şehir sanıyordum. Meğer ayrı bir özerk yönetimin, Navarra'nın başkentiymiş. İspanyolların ve Baskların birlikte yaşadığı bir şehir. Medar-ı iftiharı San Fermin Festivali. Bu festival İspanya'nın en büyük festivaliymiş, 10 gün falan sürüyor. Biz 9. günün akşamı Pamplona'ya ulaştık. Tabii bizim gezinin ilk günüydü. İnanılmaz bir kalabalık vardı. Zaten festivali 1 milyon kişi ziyaret ediyormuş her yıl. Bütün sokakların dans ve içkiyle ve insan kalabalığıyla çalkalandığı bir festival. Olan boğacıklara oluyor. Sabah 8'de ahırdan başlayıp arenaya kadar koşuyorlar. Yolda da artık kaç insanı hastanelik ederlerse... Biliyorsun o koşuyu.