18.08.2011
Roma’yı gezecek iki günümüz oldu. Yine dolu dolu adımladık
şehri. Her tarafını keşfettiğimizi söyleyebilirim. Ama çok büyük bir eksiklik
kaldı: Vatikan Müzesi’ne gidemedik. Yani Roma’da asıl görmemiz gereken hiçbir
şeyi göremedik. Polis memuru bana müzenin kapalı olduğunu söylediğinde başımdan
aşağı kaynar sular döküldü. Demekki bir dahaki sefere müzelerin ne zaman
kapandığına bakmamız gerek. Çok üzüldüm özünde. Kendime ödev veriyorum.
Türkiye’ye dönünce Vatikan Müzesi hakkında bolca okuyacağım.
Rönesans ruhunun eksikliği ile sokak sokak yürüdük. Ve gerçekten
her yanı tarihi olan bir şehir önümüze serildi. Bu kadar yoğun tarihselliği
olan bir şehir daha görmemiştim. İstanbul’da bile bu kadarı yok. Tek tek
eserleri anlatmayacağım. Anlatmaya dilim de gücüm de yetmez. Antik Yunan’dan
ödünç alınmış Tanrılar geleneği ile sonradan hıristiyanlaştırılmışlığın
harmanlandığı eserler topluluğu müze şehir. Roma İmparatorluğu ülkemizin
sınırları içinde de hüküm sürdüğünden benzeri eserleri ülkemizde defalarca
gördüm, o yüzden garip şekilde içimde bir yabancılaşma hali dolaştı. Gördüğüm
her eser bende dejavu etkisi yarattı. Yani bütünsel olarak baktığımda Roma beni
pek heyecanlandırmadı. Sadece adım başı karşımıza çıkan geniş meydanlar çok
etkileyiciydi, özellikle de Piazza Navona. Ortasında ihtişamlı bir çeşme ve
çevresinde ressamlarıyla çok güzeldi.
Sanırım bir Roma gezisinden verim alabilmek için sanat
tarihçisi olmak ya da sadece şehir hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak gerek.
Neyse, bu şehri dolaşırken insanın içine dolan hislerden
biri “geçicilik hissi” oluyor. Koca Roma İmparatorluğu’ndan geriye ne kalmış
diyorsunuz Arkeolojik bölgeye gelince. Sonra şimdiki Koca Amerikan
İmparatorluğu’nu düşünüp gülümsüyorsunuz.
Gelecekte bir gün McDonalds’lara tarih görmeye mi gidecek çocuklar merak
ediyorum doğrusu J
Son olarak, bütün Avrupa’da gördüğüm ve Roma’nın da
istisnası olmadığı sorun: Göçmen sorunu. Gerçi “sorun” demek Avrupalı bakış
açısını yansıtıyor. O yüzden çok
kullanmak istemiyorum.
Kolezyum’a da, Vatikan’a da, gitseniz, hem tarihi eserlerin
çevresinde, hem de ara sokaklarda, ana caddelerde farklı milletlerden birçok
insan, özellikle de ağırlık olarak Güney Doğu Asyalılar, Çin’den gelme turistik
ürünleri satıyorlar. Yine bu bölgelerde İtalyan sayısı oldukça az.
Kaldığımız hostelin sahibi Bangladeşliydi, gittiğimiz
İnternet Kafe, Kuzey Afrikalı Araplara aitti. Dolaştığımız ara sokaklarda hep
“üçüncü dünya ülkesi” vatandaşları hayatta kalma mücadelesi veriyordu. Sokakta
yaşayan insan sayısı da oldukça fazlaydı. İdeal düzeni kurduğunu iddia eden
Avrupa bu sorunu aşamıyor mu merak ediyorum.
Başka merak ettiğim şeyler de var. Bu göçmenler buradaki
tarih hakkında ne düşünürler, ne hissederler. Sadece işlevsel bakarlar deyip
kestirip atmak istemiyorum. Belli kurgular vardır, onların kafasında da.
***
Roma’yı 30lu, 40lı yaşlarda kadınlar sarmış. Komikler. Tarih
meraklarından mı acaba diye merak ettim ama İspanyol Merdivenleri’ne doğru
yürürken sebebini anladım. Dünyanın en ünlü moda markalarının hepsi bu çevrede.
Ve bahsettiğim kadınlar, tarihi eserlerin önünde fotoğraf çekildikleri gibi bu
mağazaların önünde de fotoğraf çekiliyorlardı. Gerçekten komik!
Böyle böyle bitti, gitti Roma… Bol bol yürüdük yine,
gözlerimiz tanık oldu, Koca Roma’nın şimdiki “mezarına”.
Vatikan |
Roma Antik Şehir |
Piazza di Navona |
Roma’nın içinde minik bir bağımsız şehir olarak duran Vatikan’a,
oradaki koca katedrale girdik. Sanatın bütün gücü, burada, dünyanın en yaygın
dinini yüceltmek için kullanılmış. Sanat bir dinin ana yapı taşlarından biri
olabiliyor: sonsuzluğu görselleştirip insanın minikliğini yüzüne vuruyor: öte
dünyayı resmediyor, korkutuyor, umutlandırıyor, sanat Roma’da ve Vatikan’da her
yerde!
Roma’yı Gezeceklere Öneriler
1. Roma çok yoğun bir şehir; öyle bir iki günde gezilmez. En
az 5 gün ayırmanız gerekir.
2. Taşıt kullanmayın, elinize harita alın. Rotalar çizin.
3. Vatikan’a gidin, Vatikan Müzesi’ne bir gününüzü ayırın.
4. Roma meydan zengini bir şehir, meydanların keyfini
çıkarın.
5. Şehre gitmeden bol bol bilgi edinin şehir hakkında ya da
hiçbir şey öğrenmeden gezin ama sanırım bişeyler öğrenmek en mantıklısı. Daha anlamlı
kılıyor bakış açınızı.
6. Güzel yemekler yeme şansınız var; keyfini çıkarın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder