15 Mart 2013 Cuma

9. Roma - Bir Müze Şehir


18.08.2011
Roma’yı gezecek iki günümüz oldu. Yine dolu dolu adımladık şehri. Her tarafını keşfettiğimizi söyleyebilirim. Ama çok büyük bir eksiklik kaldı: Vatikan Müzesi’ne gidemedik. Yani Roma’da asıl görmemiz gereken hiçbir şeyi göremedik. Polis memuru bana müzenin kapalı olduğunu söylediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Demekki bir dahaki sefere müzelerin ne zaman kapandığına bakmamız gerek. Çok üzüldüm özünde. Kendime ödev veriyorum. Türkiye’ye dönünce Vatikan Müzesi hakkında bolca okuyacağım.
Rönesans ruhunun eksikliği ile sokak sokak yürüdük. Ve gerçekten her yanı tarihi olan bir şehir önümüze serildi. Bu kadar yoğun tarihselliği olan bir şehir daha görmemiştim. İstanbul’da bile bu kadarı yok. Tek tek eserleri anlatmayacağım. Anlatmaya dilim de gücüm de yetmez. Antik Yunan’dan ödünç alınmış Tanrılar geleneği ile sonradan hıristiyanlaştırılmışlığın harmanlandığı eserler topluluğu müze şehir. Roma İmparatorluğu ülkemizin sınırları içinde de hüküm sürdüğünden benzeri eserleri ülkemizde defalarca gördüm, o yüzden garip şekilde içimde bir yabancılaşma hali dolaştı. Gördüğüm her eser bende dejavu etkisi yarattı. Yani bütünsel olarak baktığımda Roma beni pek heyecanlandırmadı. Sadece adım başı karşımıza çıkan geniş meydanlar çok etkileyiciydi, özellikle de Piazza Navona. Ortasında ihtişamlı bir çeşme ve çevresinde ressamlarıyla çok güzeldi.


Sanırım bir Roma gezisinden verim alabilmek için sanat tarihçisi olmak ya da sadece şehir hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak gerek.
Neyse, bu şehri dolaşırken insanın içine dolan hislerden biri “geçicilik hissi” oluyor. Koca Roma İmparatorluğu’ndan geriye ne kalmış diyorsunuz Arkeolojik bölgeye gelince. Sonra şimdiki Koca Amerikan İmparatorluğu’nu düşünüp gülümsüyorsunuz.  Gelecekte bir gün McDonalds’lara tarih görmeye mi gidecek çocuklar merak ediyorum doğrusu J
Son olarak, bütün Avrupa’da gördüğüm ve Roma’nın da istisnası olmadığı sorun: Göçmen sorunu. Gerçi “sorun” demek Avrupalı bakış açısını yansıtıyor.  O yüzden çok kullanmak istemiyorum.
Kolezyum’a da, Vatikan’a da, gitseniz, hem tarihi eserlerin çevresinde, hem de ara sokaklarda, ana caddelerde farklı milletlerden birçok insan, özellikle de ağırlık olarak Güney Doğu Asyalılar, Çin’den gelme turistik ürünleri satıyorlar. Yine bu bölgelerde İtalyan sayısı oldukça az.
Kaldığımız hostelin sahibi Bangladeşliydi, gittiğimiz İnternet Kafe, Kuzey Afrikalı Araplara aitti. Dolaştığımız ara sokaklarda hep “üçüncü dünya ülkesi” vatandaşları hayatta kalma mücadelesi veriyordu. Sokakta yaşayan insan sayısı da oldukça fazlaydı. İdeal düzeni kurduğunu iddia eden Avrupa bu sorunu aşamıyor mu merak ediyorum.
Başka merak ettiğim şeyler de var. Bu göçmenler buradaki tarih hakkında ne düşünürler, ne hissederler. Sadece işlevsel bakarlar deyip kestirip atmak istemiyorum. Belli kurgular vardır, onların kafasında da.
***
Roma’yı 30lu, 40lı yaşlarda kadınlar sarmış. Komikler. Tarih meraklarından mı acaba diye merak ettim ama İspanyol Merdivenleri’ne doğru yürürken sebebini anladım. Dünyanın en ünlü moda markalarının hepsi bu çevrede. Ve bahsettiğim kadınlar, tarihi eserlerin önünde fotoğraf çekildikleri gibi bu mağazaların önünde de fotoğraf çekiliyorlardı. Gerçekten komik!
Böyle böyle bitti, gitti Roma… Bol bol yürüdük yine, gözlerimiz tanık oldu, Koca Roma’nın şimdiki “mezarına”.
Vatikan




Roma Antik Şehir





Piazza di Navona
Roma’nın içinde minik bir bağımsız şehir olarak duran Vatikan’a, oradaki koca katedrale girdik. Sanatın bütün gücü, burada, dünyanın en yaygın dinini yüceltmek için kullanılmış. Sanat bir dinin ana yapı taşlarından biri olabiliyor: sonsuzluğu görselleştirip insanın minikliğini yüzüne vuruyor: öte dünyayı resmediyor, korkutuyor, umutlandırıyor, sanat Roma’da ve Vatikan’da her yerde!



Roma’yı Gezeceklere Öneriler
1. Roma çok yoğun bir şehir; öyle bir iki günde gezilmez. En az 5 gün ayırmanız gerekir.
2. Taşıt kullanmayın, elinize harita alın. Rotalar çizin.
3. Vatikan’a gidin, Vatikan Müzesi’ne bir gününüzü ayırın.
4. Roma meydan zengini bir şehir, meydanların keyfini çıkarın.
5. Şehre gitmeden bol bol bilgi edinin şehir hakkında ya da hiçbir şey öğrenmeden gezin ama sanırım bişeyler öğrenmek en mantıklısı. Daha anlamlı kılıyor bakış açınızı.
6. Güzel yemekler yeme şansınız var; keyfini çıkarın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder