Bir dolunay gecesi Venedik'teki tren istasyonundan kalkan trene bindik. Hoş bir tren yolculuğunun ardından kendimizi Viyana'da bulduk. Viyana'da çok uzun durmayacaktık, o günün akşamı ben Prag'a geçecektim, yoldaşım Gökhan da Budapeşte'ye geçecekti. Oralardan da Istanbul'a dönecektik. O yüzden uzun uzun gez(e)meyecektik, zaten onca şehri gezmişken ve zihnimizde zaman ve mekan algısını kaybetmişken gezebilecek gücümüz çok yoktu, zira interrail çantaları da bütün ağırlıklarıyla sırtımızdaydı. Yine de Viyana güzel şehirdi, deneyimlenmeliydi.
Şehre vardığımızda in cin top oynuyordu, biz de müsabakaya katıldık :) Sırtımızda koca çantalarımızla şehrin merkezinde bulunan Aziz Stephan Katedrali'ne doğru yürüyüşe geçtik. Viyana epey düzenliydi ve mimari estetiği takdire şayan. Dört bir yanımızda eski ve düzenli binalar vardı, çirkin modern mimari bu şehrin merkezine girememiş. Ve sokaklarda yürürken kendinizi o eski Avrupa'yı anlatan filmlerde buluyorsunuz sanki. Prestige filmini hatırlarsınız belki. Ben hep o filmi yaşadım gezerken :)
Katedral'de |
"Aziz Stephan Katedrali ilginç bir bilgiyede sahiptir: Katedralinin çan kulesinde 1534'de ihdas edilen; Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak Viyanalı'lara haber vermekle görevli bir memuriyet, ancak 1956'da Viyana Belediye meclisinceArtık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından ve bu görevin lüzumu olmadığı için.. kaldırılmıştır."
Viyana kuşatmasından bahis açılmışken, harika düzenlilikte bir saray-müzenin bahçesine girdik, bu saray-müzenin kocaman kapıları vardı, hani bize hep "Viyana kapılarına dayandık" diye anlatırlardı ya, benim kafamda da hep öyle kapılar canlanırdı. :)
Viyana Kapılarına Dayanmışken :) |
Neyse bu minik turdan sonra Gökhan erkenden Budapeşte trenine bindi ve Avrupa'nın göbeğinde yapayalnız kaldım :)
Son Biralar |
Gece, bu şehri sanki ıska geçmişçesine trene bindim ve çok sevdiğim sevgili şehir Prag'a doğru yola çıktım.
Viyana'da, Parkta |
Viyana'nın kaynağını anlayamadığım bir zenginliği var. İnsanlarının da rahat ve huzurlu olduğu söylenir durur. Freud'tan Wittgenstein'a, Mozart'a ve Viyana Çevresi Aydınları'na k
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder