Floransa’dan sonraki
durağımız Venedik’ti. Floransa’dan yola çıkıp akşama doğru Venedik’e vardık.
Venedik’te hosteller çok pahalı olduğundan geceyi Venedik’te geçirmeyecektik.
Gökhan’ın Trevisolu arkadaşı Stefano’nun yanına, Treviso’ya gittik. Yani
Venedik’teki tren istasyonunda iner inmez, yeniden trene binip Treviso’ya
geçtik. Çok uzak değildi zaten. Geceyi Treviso’da geçirip sonraki sabah
Venedik’e dönecektik. [Bu arada Venedik’i gezmeyi planlayanlara böyle bir şey
yapmalarını tavsiye edebilirim. Venedik’te değil de çevre kasabalarda
hostellerde daha ucuza kalabilirler].
Treviso'daki nehir |
Treviso Meydanı |
Geride bıraktığımız sekiz
şehrin yorgunluğu üzerimizdeydi. Sağolsunlar Stefano ve ailesi, yaptıkları
güzel İtalyan yemekleriyle yorgunluğumuzu atmamıza yardım ettiler J Çok güzel bir akşam yemeğinden sonra Treviso’yu
gezmeye çıktık. Güzel, eski bir meydanı vardı. Işıklandırması çok hoştu. Tembel
tembel akan bir nehir, eski yapıların arasında dolaşıp Adriyatik Denizi’ne
doğru yol alıyordu. Bir şeyler içip eve döndük, uyuduk. [sakin bir şeyler
yapmaya ihtiyaç duyuyorduk J]
Sonraki gün Venedik…
Sabah erkenden yola çıktık. Stefano’nun annesi bize güzel sandaviçler yaptı.
Bizi bekleyen “pahalılık” tehlikesine karşı uyardı. Sonrası tren… Venedik
adalarına sanırım deniz doldurularak yapılmış tren yolu üzerinden geçiliyor.
Trendeyken, kendinizi suyun üstünde gidiyor sanıyorsunuz.
Adaların hemen girişinde
Santa Lucia tren istasyonu var. Orada indik. İnterrail çantalarımızı emanetJ
Şehirde sokak
yerine kanallar var. Tek ulaşım biçimi deniz ulaşımı. Taksiler, çöp toplama
araçları, ambülanslar hep gemi, kayık vs. Ve her mahalleye köprüler geçerek
gidiyorsunuz.
Canal Grande |
Elimizde harika olmasına rağmen bu bağlantılar kaosunda defalarca
kaybolduk. Niyetimiz San Marco meydanına gitmekti. Önce Rialto Köprüsü’ne
uğradık. Bu köprü Venedik’teki Ponte Vecchio gibi, üzerinde mağazalar
bulunduran bir köprü. Mağazalarda yalnızca turistik eşyalar satılıyor. Sanırım
bütün Venedik’te yalnızca turistik eşya satan yerler var. Venedik, yukarıdan
bakınca Canal Grande’nin ayırdığı iki büyük ada ve bu adaların çevresindeki
irili ufaklı adacıklardan oluşuyor. Köprü Canal Grande üzerine kurulmuş.
Köprüyü aşıp dar kanalların üzerindeki küçük köprüleri aşa aşa San Marco
meydanına geldik. Ünlü katedrali dışarıdan seyrettik. Venedik’te amaçsızca
gezindik. Artık bezmişlik hali vardı üzerimizde. İkinci ada parçasının
sonundaki parka gittik. Bakta saatlerce oturduk. Parkın yanında o ünlü Venedik
Bienali vardı. Girmedik J Bankta oturup her
beş dakikada bir geçen transatlantikleri saydık, İtalyanın turizmden ne kadar
para kazandığını hesaplama çalıştık Türk mantığıyla. J Anlayacağınız o meraklı ruhu bir süreliğine rafa
kaldırmıştık. Artık Türkiye’ye dönme arzusunu hissetmeye başlamıştık.
Gün batarken kaybola
kaybola tren istasyonuna döndük. Tren kalkana kadar merdivenlerde oturduk. Bir
sonraki yolculuğumuz Viyana’ya idi.
San Marco Meydanı |
Yazınız özenle hazırlanmış çok ayrıntılı
YanıtlaSil